0 beğenilme 0 beğenilmeme
19.6k

SAMET CAN OLGAÇ

ANKARA ÜNİV. HUKUK FAK. ÖĞRENCİSİ

SOYBAĞININ KURULMASI

Soybağı medeni kanunumuzun aile hukuku kitabının 2. kısmında düzenlenmiştir. Çocuk ile soy bağının kurulması aile hukukunda 2 farlı şekilde karşımıza çıkar. Bunlardan birincisi kan bağına dayanarak soy bağının kurulması, diğeri ise evlat edinme yoluyla soy bağının kurulmasıdır. Soy bağının kan bağına dayanarak kurulmasında 2’li bir ayrım yapacak olursak;çocuk ile ana arasında soy bağının kurulması: medeni kanunumuzun 282. mad. 1.f göre çocuk ile ana arasında soy bağı doğumla kurulur. Ayrıca şunu da önemle belirtmek gerekir ki;  ana ile çocuk arasında soybağının kurulması için çocuğun evlilik dışı ve evlilik içi doğmuş olması gibi bir ayrım yapılmaz. Başka bir ifadeyle; çocuğun doğmasıyla evlilik içinde doğup doğmadığı dikkate alınmaksızın anayla soybağı kurulur. çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması:  MK mad. 282/2 de belirtildiği üzere çocuk ile baba arasında soybağının kurulması 3 şekilde olur. Bu soybağı;ana ile evlilik halinde soybağının kurulması:  evlilik birliği içinde doğan çocuklarda ya da evlilik dışı doğan çocuğun ana babasının sonradan evlenmesi durumlarında karşımıza çıkar.Tanıma yoluyla soybağının kurulmasıBabalık davası yoluyla soybağının kurulmasıYukarıda 2. ayrımda belirtilen soybağının kurulması yolları çocuğun evlilik içinde doğup doğmamasına göre farklı şekillerde gerçekleştirilir.     ÇOCUĞUN EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE DOĞMASI

MK 285/2’ ye göre; evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Şunu da belirtmek gerekir ki; babalık karinesi adi bir karinedir, çürütülebilir; yani aksi ispat edilebilir. Bu karine soybağının reddi davasıyla çürütülebilir. 

SOYBAĞININ REDDİ DAVASI(BABALIK KARİNESİNİN ÇÜRÜTÜLMESİ)
NİTELİĞİ DAVAYI AÇABİLECEKLER 3. KİŞİLERDEN DAVAYI AÇABİLECEKLER 3.KİŞİLERİN DAVAYI AÇMASI HALLERİ
Yenilik doğuran dava niteliğindedir[1]. Çocuk ve baba Kocanın alt soyu, anası, babası, baba olduğunu iddia eden kişi Kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde
3.KİŞİLERİN DAVAYI AÇMA SÜRELERİ DAVALI OLABİLECEKLER SÜRE
DAVAYI BABANIN AÇMASI HALİNDE DAVAYI ÇOCUĞUN AÇMASI HALİNDE
Doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararının verildiğini öğrenmelerinden itibaren itibaren 1 yıl içinde Davayı baba açarsa ana ve çocuk; çocuk açarsa ana ve koca Doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde Ergin olmayan çocuğa kayyım atanır. Kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden itibaren, her halde doğumdan başlayarak; çocuk ergin ise ergin olmasından başlayarak 1 yıl içinde

 Şunları da belirtmek gerekir ki; bu davayı açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olmasından dolayı kişi sınırlı ehliyetsiz olsa da yasal temsilcinin iznine gerek olmaksızın davayı açabilir. Kocanın tam ehliyetsiz olması halinde ise yasal temsilcilerin koca adına soybağının reddi davası açma hakka yoktur[2]. Ergin olmayan çocuğa atanan kayyımın soybağının reddi davası açmamış olması çocuğun ergin olmasından sonra soybağının reddi davası açma hakkına engel değildir.  Bu dava taraflardan birinin doğum veya dava sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Görevli mahkeme ise aile mahkemesidir.( olmadığı yerde asliye hukuk mahkemesidir.)MK. Md. 284’e göre;Soybağına ilişkin davalarda, hakim maddi olguları re’sen araştırır, kanıtları serbestçe takdir eder.Taraflar ve 3. Kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdür. Davalı hakimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hakim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.  

İSPAT YÜKÜ 
Madde nu: MK. 287 Madde nu: MK. 288
Çocuk evlilik birliği içinde ana rahmine düşmüşse; soybağının reddi davasını ileri süren davacı, kocanın                             Baba olmadığını ispatla yükümlüdür.                  çocuk evlenmeden önce ya da ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse; sobağının reddini ileri süren davacı, sadece bu olguyu ispatlaması yeterlidir.                            
Evlenmeden başlayarak 180 gün geçtikten sonra ve evlenmenin sona ermesinden itibaren 300 gün içinde doğmuş çocuk evlilik birliği içinde ana rahmine düşmüş sayılır.
Gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.

 

Kişiler ve Aile Hukuku kategorisinde sordu | 19.6k

1 cevap

0 beğenilme 0 beğenilmeme

EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUĞUN ANA VE BABASININ SONRADAN EVLENMESİ

Evlilik dışında doğan çocuk, anne ve babasının birbiriyle evlenmesi halinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur.( MK. Md. 292)Anne baba isterlerse evlenme sırasında, isterlerse de evlenmeden sonra nüfus memuruna giderek durumu ibraz edebilirler. Eşlerin evlenme sırasındaki yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar. Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilşkin hükümlere tabi olmasını engelleyemez (MK. Md. 293/2) şunu da belirtmek gerekir ki; daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı kurulmuş çocukların ana ve babası birbiriyle evlenince nüfus memuru re’sen gerekli işlemleri yapar.(MK. Md. 293/3)Evlenme yoluyla kurulan soybağına itiraz edilebileceği MK. Md. 294’te belirtilmiştir: Evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilecekler  
Çocuk, ölümü, ayırt etme gücünü Cumhuriyet savcısı ana ve babanın yasal mirasçıları kaybetmesi halinde alt soyu İtiraz edenler kocanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür(MK. Md.294). tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla burada da uygulanır. Bu bağlamda itiraza ilişkin süreler MK. Md.300’deki hükümlere tabidir. Yukarıdaki tabloda belirtilen kişiler soybağının kurulmasını sağlayan evlenmenin gerçekleştiğini ve kocanın baba olmadığını öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde evlenmenin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçmeden açılır. Yetkili mahkeme ise; taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Görevli mahkeme aile mahkemesidir.

TANIMA

Tanıma, evlilik dışı doğan bir çocuğun baba tarafından, kendisinin olduğunu belirleyen tek taraflı bir hukuki işlemdir[3]. Tanıma beyanı yenilik doğuran işlem niteliğindedir. Şunu da önemle belirtmek gerekir ki; tek taraflı bir beyanla, karşı tarafın kabulüne gerek olmaksızın gerçekleşir[4]. Ayrıca bu beyan geçmişe etkilidir. Yani doğum anından itibaren baba ile çocuk arasında soybağının kurulmasını sağlar.  Tanıma işlemi kişiye sıkı suretle bağlı olması nedeniyle işlemin bizzat, tanıyacak kişi tarafından yapılması gerekir. Ancak tanıma beyanında bulunacak kimse küçük veya kısıtlı ise medeni kanunumuzun 295/2 maddesi gereğince veli ya da vasinin rızası da gereklidir.

ŞARTLARI:TANIYANIN EVLİLİK DIŞI BABA OLMASI: Medeni kanunumuza göre tanıma hakkı yalnızca evlilik dışı doğan çocuğun doğal babasına aittir.

ÇOCUĞUN TANINMASINA YASAL BİR ENGEL BULUNMAMALI: MK. Md.295’e göre; başka bir erkekle soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz. Başka bir deyişle; evlilik dışı çocuğun tanınmasında herhangi bir engel yoktur. Fakat evlilik birliği içindeki çocuğun tanınabilmesi için koca tarafından soybağının reddi hali söz konusu olmalıdır.( evlilik dışında doğan çocuk zina ürünüyse, doğumla koca arasında kurulan soybağı kaldırılmadıkça tanınamaz.

TANIMA ŞEKLE UYGUN OLARAK YAPILMALI:

TANIMANIN YAPILMASININ YOLLARI  

Nüfus memuruna            

mahkemeye yazılı başvuru           

vasiyetname ile                         

resmi senet ile yazılı başvuru

cevapladı
TANIMANIN İPTALİ:
TANIMANIN İPTALİNİ İSTEMEYE YETKİLİ KİŞİLER    SÜRELER    İSPAT YÜKÜ
TanıyanDiğer ilgililerÇocuğun ölümü halinde alt soyuTanımanın iptalini ana veya çocuk da birbirinden bağımsız olarak isteyebilirCumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer    Tanıyan; aldatma, yanılma veya korkutma gibi nedenlere dayanarak; yanılma ve aldatmanın öğrenildiği veya korkutmanın ortadan kalktığı tarihten itibaren 1 yıl, her halde tanımadan itibaren 5 yıl içinde açmalıdır[5]. Çocuğun dava hakkı ergin olmasından itibaren 1 yıl geçmekle düşer. Burada 1 yıllık süre tanımayı ve tanıyanın baba olmayacağını öğrendikleri tarihten, 5 yıllık süre ise tanımadan itibaren başlar.    tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar. ; çocuk hayatta iken tanınmışsa, çocuğun ölümü halinde altsoyunun tanımanın iptalini talep edebilmesi, çocuğun iptal davası açma süresi geçmeden ölmesi ve tanımanın iptalini dava etme hakkını kullanacağının ispatlanması halinde söz konusu olur. Eğer çocuk, hak düşürücü süre içinde dava açmamışsa ya da hak düşürücü süre geçmemekle beraber çocuğun açık veya örtülü davranışları iptal davası açmayacağı iradesini ortaya koymuşsa, çocuğun altsoyu tanımanın iptali davası açamaz. Fakat çocuk ölümünden sonra tanınmış ise, bu durumda iptal davası açma hakkının doğrudan doğruya altsoyuna ait olması sebebiyle çocuğun altsoyu hak düşürücü süre içinde tanımanın iptalini dava edebilir.  

Cumhuriyet savcısına dava hakkı tanınması, çocuğun soybağının belirlenmesinin kamu düzeni ile ilgili olmasında ve bu yolla gerçeğe aykırı tanımaların önlenmesinde görülür. Cumhuriyet savcısı dışında ayrıca Hazineye de dava hakkı tanınması, tanıma yoluyla kurulan soybağının gerçeğe aykırı olması halinde, Hazinenin miras menfaatinin etkilenmesinin engellenmesiyle açıklanabilir[6].  Ayrıca tanımanın iptalinde menfaati olan kişiler “ ilgili” kavramı kapsamında yer alır.  Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir ( MK. md. 300/IV). Davanın ana veya çocuk dışındaki kişiler tarafından açılması halinde davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür. Ana ve çocuk tarafından açılan davalarda ise yukarıda da belirtildiği üzere ispat yükü daha da hafifletilmiştir.       

BABALIK DAVASI YOLUYLA SOYBAĞININ KURULMASI

Evlilik dışında doğan bir çocukla baba arasında, ana ile sonradan evlenme ya da tanıma yoluyla soybağının kurulmasının yanı sıra, hakim kararıyla da soybağının kurulabilir. Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkeme kararıyla sağlanmasını ana veya çocuk ( ya da kayyım ) davacı sıfatıyla isteyebilir. Bu dava ise, davalı sıfatını taşıyan baba ve babanın ölümü halinde mirasçılarına karşı açılır(MK. Md.301).

Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.(MK.md.301/3) Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer[7]. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.

MADDE 302.- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder. Yukarıdaki maddede belirtilen karinenin önemli bir rolü vardır. Şöyle ki; davacının, davalının babalığını ispat edebilmesi için, yalnızca bu süre içinde cinsel ilişkinin olduğunu kanıtlaması yeterlidir. Davalı ise söz konusu babalık karinesini ancak, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlayarak çürütebilecektir.  Buna karşılık davacı, çocuğun davalı erkekten olduğunu kesin olarak kanıtlayarak kendi lehine olan karineyi canlandırabilir. Günümüzde bu amaçla kan testine sıkça başvurulmaktadır. Yargıtay da bir kararında, kan testinin şart olduğuna, muayene sonucu çocuğun tıbben davalıdan olamayacağı anlaşılırsa başka takdiri delile gerek olmadığına karar vermiştir[8].

MADDE 498.- Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar.Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki; babalık hükmü inşai(yenilik doğurun) nitelikte olup geçmişe etkilidir. Yani çocuğun doğduğu andan itibaren haküm ve sonuç doğurur.Ana babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından bazı zararlarının karşılanmasını isteyebilir(Doğum giderleri, Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri,…). Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.    

EVLAT EDİNME YOLUYLA SOYBAĞININ KURULMASI

Evlat edinmede; medeni kanunumuzun kabul ettiği soybağının kurulması yollarından birisidir. evlat edinen ile evlatlık arasında mahkeme kararıyla doğan bir soybağı söz konusudur ve kan bağına dayanmaz. Soybağı sadece evlat edinen ile evlatlık arasında geçerlidir. ŞARTLARI 1)        

KÜÇÜKLERİN EVLAT EDİNİLMESİNE İLİŞKİN ŞARTLARa-           

Genel Şartlar aa)         

Küçük evlat edinen 1 yıl süreyle  tarafından bakılmış ve eğitilmiş olmalıdırÖnceki Medeni Kanunumuzda bulunmayan böyle bir şartın öngörülmesi, madde gerekçesinde “ bir kimsenin bakmadığı ve eğitimine hiçbir katkısı olmadığı herhangi bir küçüğü evlat edinmesi engellenmekte ve bir çeşit deneme süresi ile tarafların birbirlerini tanımalarına da olanak sağlanmaktadır” ifadeleriyle açıklanmıştır.   Küçüğün evlat edinen tarafından bakılmış ve eğitilmiş olması şartının gerçekleşmesi, küçük ile evlat edinen arasında sürekli bir ilişkinin kurulmasını gerektirir. Bu nitelikte olmayan boş zamanları birlikte değerlendirme sürekli bir ilişkinin varlığı için yeterli değildir. Ancak, gerek evlat edinen, gerekse evlatlık açısından söz konusu olabilecek hastalık, eğitim veya mesleki sebeplerle birlikte bulunamama, bakma ve eğitme ilişkisinin sürekliliğini etkilemez[9].  Şu hususu da belirtmek gerekir ki; “ küçük” terimi 18 yaşını doldurmamış kişileri ifade eder. Henüz 18 yaşını doldurmamakla beraber, evlenme veya mahkeme kararı ile ergin olan kişilerin evlat edinilmesi, MK. md. 313 ( ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi )  hükmünün şartlarına tabidir.
bb)          Evlat edinmenin küçüğün yararına olması                 MK. md. 305/ II’de öngörülen bu şart, esasen evlat edinme kurumunun temel amacını teşkil eder. Evlat edinmenin küçüğün yararına olup olmadığını, tarafların ilişkilerini, çocuğun fiziki, sosyal ve ekonomik gelişiminin sağlanmasına ilişkin şartları dikkate alarak hakim takdir edecektir.

cc)           Evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı biçimde   zedelenmemesi Medeni Kanunumuz, önceki Medeni Kanunun aksine küçüklerin evlat edinilmesi açısından evlat edinenin altsoyunun bulunmaması şartını öngörmemiştir. Dolayısıyla altsoyu bulunan kişilerin de küçükleri evlat edinmesi mümkündür. Fakat bu durumun altsoyun menfaatini zedelememesi gerekir. Evlat edinme ilişkisinin diğer çocukların miras menfaatlerini de azaltmak ya da evlatlığın ihtiyaçlarının karşılanması söz konusu olmaksızın evlat edinenin diğer çocuklara karşı olan ekonomik veya sosyal yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi amacıyla kurulması hallerinde hakkaniyete aykırı biçimde zedeleme durumu ortaya çıkar. Söz konusu hallerde, evlat edinme ilişkisinin kurulmasının hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirmek mümkündür[10].

b-            Evlat Edinene İlişkin Şartlar Evli Kişilerin Birlikte Evlat Edinmesi Kanunkoyucu evli kişiler açısından kural olarak birlikte evlat edinme sistemini benimsemiştir. Evli kişilerin tek başına evlat edinmesi istisnai durumlarda ancak MK. md. 307/II’deki şartların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Ayrıca şu hususu da önemle belirtmek gerekir ki; Medeni Kanun evli olmayan kişiler için birlikte evlat edinme imkanını tanımamıştır ( MK. md. 306/I c.2). Eşlerin birlikte evlat edinebilmesi için, en az 5 yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir. Eşlerin evliliğinin 5 yılı doldurmamış olması hali için hükümde öngörülen 30 yaşı doldurma şartı her iki eş için de aranır. MK. md. 306/III hükmünde, eşlerden birinin diğerinin çocuğunu evlat edinmesi hususunda özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Şöyle ki; “ Eşlerden biri, en az 2 yıldan beri evli olmaları veya kendisinin 30 yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir. .

Evli Kişilerin Tek Başına Evlat Edinmesi

Kural, evli kişilerin birlikte evlat edinmesi ise de, eşlerin birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığı bazı hallerde, MK. md. 307/III hükmü, evli kişilerin tek başına evlat edinmesine olanak tanımaktadır. Buna göre;Evli eş, 30 yaşını doldurmuş olmalı                        VE Diğer eş ayırt etme gücünden sürekli yoksun olmalı                       VEYA 2 yılı aşkın bir süredir nerede olduğu bilinmiyor olmalı                       VEYA 2 yılı aşkın bir süreden beri mahkeme kararıyla eşinden ayrı yaşıyor olmalı dır.  

Evli Olmayan Kişilerin Evlat Edinmesi Evli olmayan kişinin evlat edinebilmesi için diğer şartların yanında  30 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir.

c-             Evlat Edinilen Açısından Şartlar

aa)          Yaş                 MK. md. 308/I’e göre; evlat edinilenin evlat edinenden en az 18 yaş küçük olması gerekir. Bir diğer ifadeyle evlat edinen ile evlatlık arasında 18 yaş farkının bulunması gerekir.

bb)          Küçüğün Rızası                     Evlat edinme ilişkisinin evlatlığın kişilik hakkı ile doğrudan ilişkisinin bulunması sebebiyle, bu ilişkinin kurulabilmesi için ayırt etme gücüne sahip olan küçüğün rızasının alınması gerekir.

Yasal Temsilcinin Rızası Evlat edinilen küçük velayet altındaysa, kendi rızası dışında ayrıca ana ve babasının da rızası aranır. Sadece birinin rızası yeterli değildir, hem ananın hem de babanın rızası gerekir. Ayrıca şu hususu da belirtmek gerekir ki; ana ve/veya velayet hakkına sahip olmasalar dahi küçüğün evlat edinilmesi için rızaları gereklidir[11]. Ana ve babanın rızası, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir. Küçüğün doğumunun üzerinden 6 hafta geçmeden önce rıza verilemez. Rıza, tutanağa geçirilme tarihinden başlayarak 6 hafta içinde aynı usulle geri alınabilir. Geri almadan sonra ikinci kez rıza verilebilirse de ikinci kez verilen rıza kesin olup, bir daha geri alınamaz ( MK. md. 310). Küçük vesayet altında ise, ancak vesayet dairelerinin izni ile evlat edinilebilir. MK. md. 463/b.1 uyarınca hem vesayet makamının hem de denetim makamının izni gereklidir. 2)            ERGİNLERİN ve KISITLILARIN EVLAT EDİNİLMESİ                 Erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesine ilişkin şartlar MK. md. 313 hükmünde, küçüklerin evlat edinilmesinden farklı olarak ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre ergin ve kısıtlıların evlat edinilebilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir:

a-            Evlat edinilenin ergin ve kısıtlı olması                

Yaş, evlenme ( MK. md. 11 ) veya mahkeme kararıyla ( MK. md. 12) ergin olmak MK. md 313 hükmünün uygulanması açısından fark yaratmaz. Kısıtlı olmak ise, MK. md. 405 ve devamı hükümlerine göre hakkında kısıtlama kararı verilmiş kişileri ifade eder.                 Şu hususu da belirtmek gerekir ki; evlat edinme başvurusunun yapılmasından sonra küçüğün ergin olması, koşulları daha önce yerine getirilmiş olmak kaydıyla küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin hükümlerin uygulanmasını engellemez ( MK. md. 315/III).

b-            Evlat edinenin altsoyunun açık muvafakatinin bulunması                 Erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesinde, evlat edinenin altsoyunun bulunması halinde, altsoyun açık muvafakati gerekir. ( Oysaki küçüklerin evlat edinilmesinde bu durumun altsoyun yararlarının hakkaniyete aykırı biçimde zedelenmemesi yeterlidir, ayrıca onların iznine gerek yoktur ).

c-             Evlat edinilenin evli olması halinde eşinin rızası                

Evlat edinilecek kişi evli ise ayrıca eşinin de rızası gerekir ( MK.md. 313/II).  

d-            Evlat edinen ve evlat edinilen açısından kanunun aradığı diğer şartlardan birinin gerçekleşmiş olması                 Aşağıdaki şartlardan sadece birinin gerçekleşmesi yeterlidir. Evlat edinilecek olanın bedensel veya zihinsel özürlü olması sebebiyle bakıma muhtaç olması ve evlat edinen tarafından en az 5 senedir bakılıp gözetilmiş olması veya Evlat edinen tarafından küçükken en az 5 yıl süreyle bakılıp gözetilmiş olması veya Diğer haklı sebepler mevcut ise ve evlat edinilen evlat edinen ile en az 5 yıldır aile halinde yaşamaları.

e-            Küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacak olması MK. md. 313 hükmünün son fıkrası, ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi için, maddede öngörülen şartların yanında, küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin şartların da kıyasen uygulanacağını öngörmüştür. Bu bağlamda, küçüklerin evlat edinilmesindeki şartlardan yasal temsilcinin rızası dışındaki hükümler ergin ve kısıtlılar için de kıyasen uygulanır.

B.            MAHKEME KARARI                               

Evlat edinme kararı hususunda yetkili mahkeme, tek başına evlat edinmede vlat edinenin oturma yeri, birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesidir ( MK. md. 315/I). Görevli mahkeme, Aile mahkemeleridir ( Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Yargılama Usullerine Dair Kanun md. 4 ).                                Evlatlık ilişkisi, mahkeme kararıyla birlikte kurulmuş olur. Evlat edinilen ister küçük, ister ergin ve kısıtlı olsun, evlatlık ilişkisi ancak hakim kararıyla kurulur. Mahkeme esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından, evlat edinenin ve evlatlığın dinlenmesinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra evlat edinmeye karar verilir. Araştırmada özellikle evlat edinen ile edinilenin kişiliği ve saplığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlat edinenin eğitme yeteneği, evlat edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa kavuşturulması gerekir.
EVLAT EDİNMENİN HÜKÜMLERİEvlat edinme ilişkisi, evlat edinen ile evlatlık arasında Soybağının kurulmasını sağlar ( MK. md. 282/III). Evlat edinme ilişkisinin kurulması ile soybağı sağlanması nedeniyle evlatlık ve evlat edinen arasında hısımlık ilişkisi söz kousu olur. Böylece kural olarak Soybağının kurulmasına bağlı sonuçlar ortaya çıkar.

1-            Evlenme Yasağı                

MADDE 129.- Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,

3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında. 129. maddede de belirtildiği gibi kişi evlat edindiği biriyle veya onun eşiyle ya da onun alt soyuylu(torunu, çocuğu,…) evlenemez. Ama evlat edinenin evlatlığın üst soyuyla evlenmesinde bir engel yoktur. Örneğin; evlat edinen evlatlığın annesiyle evlenebilir.145. maddede de evlenmeye engel derecede hısımlar arasındaki evlenmeyi mutlak butlanla batıl saymıştır. Dolayısıyla evlat edinen ile evlatlık arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlık olduğundan dolayı evlenme yasağı söz konusudur.

2-            Mirasçılık İlişkisi Evlat edinilen, evlat edinenin altsoyu gibi saklı paylı mirasçısı olur, fakat evlat edinilen, evlat edinenin hısımlarının mirasçısı olamaz. Evlat edinen de evlat edinilenin mirasçısı olamaz. Evlat edinilenin kendi ailesi ile olan mirasçılığı devam eder.

3-            Velayet ve Ana Babanın Hakları Velayet hakkı evlat edinene geçer. Burada söz konusu olan, ana babaya ait olan velayet hakkının evlat edinene devredilmesi değil, evlat edinme ilişkisinin kurulmasıyla ana babanın velayet hakkının sona ermesi, evlat edinenin velayet hakkının doğmasıdır[12].

4-            Soyadı Evlat edinilen küçük ise evlat edinenin soyadını alır ( MK. md. 314/III). Ancak evlat edinilen evli ise, kocasının soyadını taşımaya devam eder. Ayrıca evlat edinilen ergin ise kendi soyadını taşıyıp taşımamakta tamamen serbesttir. Dilerse evlat edinenin soyadını alır, dilerse kendi soyadını taşımaya devam eder ( MK. md. 314/III).

5-            Vatandaşlık Evlat edinme, evlatlığın vatandaşlığına etki etmez. Ancak, küçük olan evlatlık vatansız olur veya anası, babası bulunmaz ve yahut nerede olduğu bilinmez ise bir türk tarafından evlatlığa alınmakla Türk vatandaşı olur.                

KAYNAKÇA:BİLGE ÖZTAN- MEDENİ HUKUK TEMEL KAVRAMLARMUSTAFA DURAL- AİLE HUKUKU CİLT III FİLİZ KİTABEVİHÜSEYİN ALTAŞ- ANKARA ÜNİV. HUKUK FAK. DERSLERİYARGITAY DERGİSİ 2010- SOYBAĞININ KURULMASI BÖLÜMÜ

[1] Yenilik doğuran davalardaki süreler hak düşürücü sürelerdir. Yani bu süreler geçtikten sonra hiçbir şekilde kullanılamaz ve hakim de bunu resen dikkate alır.

[2] Dural/Öğüz, aile hukuku cilt III. Filiz Kitabevi  s.255

[3] Hüseyin atlaş, Ankara üniversitesi hukuk fakültesi dersleri

[4] Dural/Öğüz

[5] Yenilik doğuran davalardaki süreler hak düşürücü sürelerdir. Yani bu süreler geçtikten sonra hiçbir şekilde kullanılamaz ve hakim de bunu resen dikkate alır.

[6] Dural/Öğüz, s. 275

[7] “Babalık davası ile ilgili süreler hak düşürücü nitelikte olduğundan, hakim tarafından resen dikkate alınarak süresinde açılmayan davanın reddi gerekir”. Yarg. 2. HD. 13.05.2002., 5558/6446

[8] “ … Sadece kan gruplarının tespiti ile yetinilmesi ve uzmanlığı gerektiren bir konuda bilirkişiye başvurulmadan sırf takdire dayalı bir hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır”. Yarg. 2. HD. 09.04.1981, 12531/2701

[9] Dural/Öğüz, s. 289

[10] Dural/Öğüz; s. 290

[11] Dural/Öğüz, s. 294

Eski Medeni Kanunda küçüğün evlat edinilmesi için ana babanın muvafakatinin alınmasının sadece velayet hakkına sahip ana baba açısından gerekli olduğu kabul edilmekteydi.
[12] Dural/Öğüz, s. 308

Yukarıda yer alan tüm yazılar Samet Can OLGAÇ'a aittir.Tüm hakları saklıdır.
7,521 soru
5,159 cevap
737 yorum
2,025,311 üye