TANIMANIN İPTALİ:
TANIMANIN İPTALİNİ İSTEMEYE YETKİLİ KİŞİLER SÜRELER İSPAT YÜKÜ
TanıyanDiğer ilgililerÇocuğun ölümü halinde alt soyuTanımanın iptalini ana veya çocuk da birbirinden bağımsız olarak isteyebilirCumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer Tanıyan; aldatma, yanılma veya korkutma gibi nedenlere dayanarak; yanılma ve aldatmanın öğrenildiği veya korkutmanın ortadan kalktığı tarihten itibaren 1 yıl, her halde tanımadan itibaren 5 yıl içinde açmalıdır[5]. Çocuğun dava hakkı ergin olmasından itibaren 1 yıl geçmekle düşer. Burada 1 yıllık süre tanımayı ve tanıyanın baba olmayacağını öğrendikleri tarihten, 5 yıllık süre ise tanımadan itibaren başlar. tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar. ; çocuk hayatta iken tanınmışsa, çocuğun ölümü halinde altsoyunun tanımanın iptalini talep edebilmesi, çocuğun iptal davası açma süresi geçmeden ölmesi ve tanımanın iptalini dava etme hakkını kullanacağının ispatlanması halinde söz konusu olur. Eğer çocuk, hak düşürücü süre içinde dava açmamışsa ya da hak düşürücü süre geçmemekle beraber çocuğun açık veya örtülü davranışları iptal davası açmayacağı iradesini ortaya koymuşsa, çocuğun altsoyu tanımanın iptali davası açamaz. Fakat çocuk ölümünden sonra tanınmış ise, bu durumda iptal davası açma hakkının doğrudan doğruya altsoyuna ait olması sebebiyle çocuğun altsoyu hak düşürücü süre içinde tanımanın iptalini dava edebilir.
Cumhuriyet savcısına dava hakkı tanınması, çocuğun soybağının belirlenmesinin kamu düzeni ile ilgili olmasında ve bu yolla gerçeğe aykırı tanımaların önlenmesinde görülür. Cumhuriyet savcısı dışında ayrıca Hazineye de dava hakkı tanınması, tanıma yoluyla kurulan soybağının gerçeğe aykırı olması halinde, Hazinenin miras menfaatinin etkilenmesinin engellenmesiyle açıklanabilir[6]. Ayrıca tanımanın iptalinde menfaati olan kişiler “ ilgili” kavramı kapsamında yer alır. Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir ( MK. md. 300/IV). Davanın ana veya çocuk dışındaki kişiler tarafından açılması halinde davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür. Ana ve çocuk tarafından açılan davalarda ise yukarıda da belirtildiği üzere ispat yükü daha da hafifletilmiştir.
BABALIK DAVASI YOLUYLA SOYBAĞININ KURULMASI
Evlilik dışında doğan bir çocukla baba arasında, ana ile sonradan evlenme ya da tanıma yoluyla soybağının kurulmasının yanı sıra, hakim kararıyla da soybağının kurulabilir. Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkeme kararıyla sağlanmasını ana veya çocuk ( ya da kayyım ) davacı sıfatıyla isteyebilir. Bu dava ise, davalı sıfatını taşıyan baba ve babanın ölümü halinde mirasçılarına karşı açılır(MK. Md.301).
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.(MK.md.301/3) Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer[7]. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
MADDE 302.- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder. Yukarıdaki maddede belirtilen karinenin önemli bir rolü vardır. Şöyle ki; davacının, davalının babalığını ispat edebilmesi için, yalnızca bu süre içinde cinsel ilişkinin olduğunu kanıtlaması yeterlidir. Davalı ise söz konusu babalık karinesini ancak, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlayarak çürütebilecektir. Buna karşılık davacı, çocuğun davalı erkekten olduğunu kesin olarak kanıtlayarak kendi lehine olan karineyi canlandırabilir. Günümüzde bu amaçla kan testine sıkça başvurulmaktadır. Yargıtay da bir kararında, kan testinin şart olduğuna, muayene sonucu çocuğun tıbben davalıdan olamayacağı anlaşılırsa başka takdiri delile gerek olmadığına karar vermiştir[8].
MADDE 498.- Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar.Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki; babalık hükmü inşai(yenilik doğurun) nitelikte olup geçmişe etkilidir. Yani çocuğun doğduğu andan itibaren haküm ve sonuç doğurur.Ana babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından bazı zararlarının karşılanmasını isteyebilir(Doğum giderleri, Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri,…). Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
EVLAT EDİNME YOLUYLA SOYBAĞININ KURULMASI
Evlat edinmede; medeni kanunumuzun kabul ettiği soybağının kurulması yollarından birisidir. evlat edinen ile evlatlık arasında mahkeme kararıyla doğan bir soybağı söz konusudur ve kan bağına dayanmaz. Soybağı sadece evlat edinen ile evlatlık arasında geçerlidir. ŞARTLARI 1)
KÜÇÜKLERİN EVLAT EDİNİLMESİNE İLİŞKİN ŞARTLARa-
Genel Şartlar aa)
Küçük evlat edinen 1 yıl süreyle tarafından bakılmış ve eğitilmiş olmalıdırÖnceki Medeni Kanunumuzda bulunmayan böyle bir şartın öngörülmesi, madde gerekçesinde “ bir kimsenin bakmadığı ve eğitimine hiçbir katkısı olmadığı herhangi bir küçüğü evlat edinmesi engellenmekte ve bir çeşit deneme süresi ile tarafların birbirlerini tanımalarına da olanak sağlanmaktadır” ifadeleriyle açıklanmıştır. Küçüğün evlat edinen tarafından bakılmış ve eğitilmiş olması şartının gerçekleşmesi, küçük ile evlat edinen arasında sürekli bir ilişkinin kurulmasını gerektirir. Bu nitelikte olmayan boş zamanları birlikte değerlendirme sürekli bir ilişkinin varlığı için yeterli değildir. Ancak, gerek evlat edinen, gerekse evlatlık açısından söz konusu olabilecek hastalık, eğitim veya mesleki sebeplerle birlikte bulunamama, bakma ve eğitme ilişkisinin sürekliliğini etkilemez[9]. Şu hususu da belirtmek gerekir ki; “ küçük” terimi 18 yaşını doldurmamış kişileri ifade eder. Henüz 18 yaşını doldurmamakla beraber, evlenme veya mahkeme kararı ile ergin olan kişilerin evlat edinilmesi, MK. md. 313 ( ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi ) hükmünün şartlarına tabidir.